3 Mart 2014 Pazartesi

Vinç kiralayıp prefabrik ev çaldılar!

Adana'da yaşanan ilginç hırsızlık olayında 6 zanlı, kiraladıkları vinç yardımı ile mobilyacılar sitesindeki bir işyerinde montajı bitmiş 11 adet prefabrik evi çaldı.
Edinilen bilgiye göre olay, merkez Seyhan ilçesine bağlı Ova Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre Modern Sanayi Sitesi'ne gece gelen 6 kişi depo içerisine girerek 145 bin lira değerinde 11 tane 2+1 prefabrik evi çalıp kiraladıkları vinç ile kamyonete yükleyip götürdü. 

İşyeri sahibi, sabahleyin depoya girdiğinde perfabrik evlerin olmadığını görünce Adana Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı Hırsızlık Büro Amirliği'ne başvurdu. Polis, yaptığı incelemede hırsızların kiraladığı vinç şirketlerinin sahibine ulaştı. Bunlardan alınan ifade doğrultusunda prefabrik evlerin satıldığı yerler tespit edildi. 

Satın alan kişilerle yapılan mülakatta hırsızlığı Müslüm G. (27), Kenan Ö. (30), Mehmet Ali S. (33) Aydın E. (27), Cemil O. (33) ve Hüseyin Ö.'nün (28) yaptığı tespit edildi. Bunun üzerine yapılan operasyonda şahıslar gözaltına alındı. Vinçleri kiralayan 3 şirket sahibine de işlem yapıldı. Yapılan soruşturmada zanlılar suçlamayı kabul etmezken, sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Zanlılardan Cemil O. ile Hüseyin Ö. tutuklandı.Zanlıların, değeri 20 bin lira olan prefabrik evleri 5 bin liraya sattığı öğrenildi.

24 Şubat 2014 Pazartesi

Mansur Yavaş: Benim önceliğim vatandaşlarımın geçim derdi !

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı Mansur Yavaş, "Ankara'ya şehre giriş kapıları yapıldı. Bu kapılar 31 trilyon. Sayın başkanın önceliği nedir bilmiyorum, ama benim önceliğim önce Ankara'da yaşayan vatandaşlarımın geçim derdi." dedi.

Mansur Yavaş, Ankara Güdül Sorgun Derneği'nin düzenlediği programa katıldı. Programda konuşan Yavaş, yaklaşık bir ay sonra yapılacak belediye seçimlerinin öncelikle tüm ülkeye ve Ankara'ya hayırlı olmasını diledi. Şehre giriş kapıları yapıldığını hatırlatan Yavaş, "Ankara'ya şehre giriş kapıları yapıldı. Bu kapılar 31 trilyon. Sayın başkanın önceliği nedir bilmiyorum, ama benim önceliğim önce Ankara'da yaşayan vatandaşlarımın geçim derdi. Onların huzuru, onların sağlıkta ve eğitimdeki ihtiyacıdır. Sizlerin parasını harcayarak çok gerekli olmayan öncelikleri yapmasını hiç beğenmiyorum. Biraz önce gelirken baktım hepsi çelik konstrüksiyon. Biz onları yıkmayalım, biz onları kaldıralım, Ankara'nın ilçelerine verelim. Bizim bunlardan daha öncelikli ihtiyaçlarımız var." ifadelerini kullandı.

Yavaş, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin yurt dışından tanesi 1.500 Euro'ya ağaç ithal ettiğini, Almanyaçıkışı 160 Euro olduğuna dikkat çekti. Yavuş, şu eleştirilerde bulundu: "Ben de diyorum ki Sorgun ilçemizde ağaç mı yetişmiyor. Kızılcahamam'da, Çamlıdere'de ağaç mı yetişmiyor da Alman köylüsünü zengin ediyoruz. Bu ülkenin bütün şehirleri bizim hiç ayrım yapmıyoruz. Ancak belediye meclisi kararlarına baktığımız zaman, Melih Bey'in memleketi olan Şanlıurfa'nın bütün ilçelerine para yağdırdığını görüyoruz. Gitsin, oralar da bizim memleketimiz, ama Güdül nereye bağlı, Beypazarı, Nallıhan nereye bağlı. Bundan sonra Ankara'nın bütün ilçeleri abad olacak."

Şehrin ortasında Ankapark'ın yapılmasını da eleştiren Yavaş, Ankara'nın bütün trafiğinin orada tıkanacağı uyarısında bulundu. Yavaş, "Hadi onu geçtim harcanan para 1 milyar dolar faizli para, yani 2 katrilyon, 300 trilyon. Bakın bütün televizyonlarda söylüyorum, hayır o kadar değil demiyorlar. Peki 2 katrilyon 300 trilyona ne yapılır? Ankara'ya 300 tane hastane, 300 tane okul yapılır. 40 bin tane dar gelirliye konut yapılır. Peki öncelik midir dinazorlu park Allah aşkına. Armada'nın karşısına çelik kafesi Melih Gökçek yaptı, şimdi de geri yıkıyor. Allah hiç kimseye yaptığı bir şeyi yıktırmasın." şeklinde konuştu.

17 Şubat 2014 Pazartesi

Türkiye’de depreme karşı çelik ev sayısı artmalı !

Steelife Genel Müdürü Mimar Bülent Aydın, neredeyse tamamı deprem kuşağında yer alan Türkiye’de çelik yapıların vazgeçilmez olduğuna işaret ederek, esnekliği ve hafifliği sayesinde depreme karşı en güvenli malzeme olan çeliğin, neredeyse tamamı deprem kuşağında yer alan Türkiye için isabetli bir tercih olacağını vurguladı. Aydın, hafif çelik yapı sistemi ile üretilen yapıların dayanıklılığının ömrü boyunca aynı değerde sürdüğüne de dikkat çekti.

Türkiye’deki ilk hafif çelik sistem binayı kuran Vefa’nın çelik yapı markası Steelife’ın Genel Müdürü Mimar Bülent Aydın, 17 Ağustos depreminin yıldönümünde deprem kuşağında yer alan Türkiye’de çelik yapıların önemine dikkat çekerek, “Türkiye için çelik yapılar vazgeçilmezdir ve kullanımı teşvik edilmelidir” dedi. 

Hafif çelik yapı sisteminde kullanılan malzemelerin tümümün sanayi ürünü olduğuna dikkat çeken Aydın, çelik yapı sisteminin malzeme israfını önleyen ve hatayı minimum seviyeye indiren ön üretiminin yanında hafif çelik konstrüksiyonu sayesinde teknolojinin ve güvenliğin öne çıktığı bir yapı sistemi olarak alternatiflerinden ayrıldığını belirtti. Aydın, “Teknolojik altyapıyı mimari estetikle birleştiriyoruz. Teknolojik yeniliklere merakı bilinen insanımızın, yaşadığı mekânların estetik ve güvenliğine de özen göstermesini bekliyoruz” dedi. 

Türkiye’de çelik kullanım oranının çok düşük olduğuna işaret eden Bülent Aydın, gelişmiş ülkelerde ve özellikle bu ülkelerden Japonya gibi deprem kuşağında olanlarda çelik konstrüksiyondan oluşan taşıyıcı sisteme sahip binaların toplam bina stoku için önemli bir paya sahip olduğunu, İngiltere, İskandinav ülkeleri, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde de çelik kullanımının oldukça yaygın olduğunu belirtti. 

16 Şubat 2014 Pazar

DEPREME KARŞI ÇELİK MİNARE !

Deprem kuşağında olan Bingöl'de betondan yapılan cami minareleri artık yerini çelik konstrüksiyon minarelere bırakıyor.

Merkezde Karşıyaka Mahallesi Hz. Osman Camii'ne hayırsever vatandaşlar tarafından çelik minare yaptırıldı.
Çelik minarenin 1-2 günde imalatını yapıp, bir günde yerine montajını yaptıklarının söyleyen Demirciler Çelik Konstrüksiyon Pazarlama Müdürü Murat Aytekin şöyle konuştu:
"Hz. Osman camisine yaptığımız çift şerefeli 34 metre boyunda yeni çelik minarenin yapımında 4 ton demir kullanılmıştır. Fiberglas kaplama, kendinden boyalı çelik minarenin parçaları vinç yardımıyla işçilerimiz tarafından bir günde monte edilmiştir. Minarelerimiz yüzde 100 depreme ve doğal afetlere karşı dayanıklı ve statatik hesapları yapılarak kurulmaktadır. Betonarme minarenin deprem gibi doğal afetlerde gördüğü hasarlardan ve pahalı olmasından dolayı, cami dernekleri artık camilere, daha ekonomik olduğu için çelik konstrüksiyon minare yaptırmaktadırlar. Bir betonarme minare fiyatına 2-3 çelik minare yapılabilmektedir. Betonarme minarenin imalatı günlerce sürer ve maliyeti çok yüksektir. Yaptığımız minarelerin fiyatları camilerin durumuna göre, tek şerefeli minare 18 - 25, çift şerefeli minare 30 - 32 bin TL arasında değişmektedir “ dedi

15 Şubat 2014 Cumartesi

HANLI DÜĞÜN SALONUNA BÜYÜK RAĞBET!!!


Arifiye Belediyesi tarafından, Hanlı Mahallesinde 3 bin 500 metrekarelik alan üzerine yaptırılan düğün salonuna, vatandaş yoğun ilgi gösteriyor.
3 bin 500 metrekare alan üzerine 500’ü kapalı 500’ü de açık alan olmak üzere bin kişi kapasiteli düğün salonunda, isteyenler salon isteyenler de kır düğünü yapabiliyor.
Salon sorumlusundan alınan bilgiye göre, vatandaşlar ikramlar ve pasta düğün sahibine ait olmak üzere sadece 500 TL'lik salon kirası nedeniyle, salona oldukça yoğun bir ilgi gösteriyor.
Arifiye Belediye Başkanı İsmail Karakullukçu, vatandaşların talebi üzerine hayata geçirerek hizmete sundukları Nehir Düğün Salonu ve Sosyal Tesislerinden sonra, Hanlı Mahallesinde ikamet eden vatandaşların da bu yönde bir talebi olduğunu belirterek, “Vatandaşımızın düğün, nişan sünnet gibi cemiyetlerinin yanı sıra, sosyal ve kültürel içerikli toplantılarını yapabilecekleri bir tesis yapmak için çalışmalarımıza başladık. Bu bölgede bulunan, mülkiyeti Belediyemize ait olan 3 bin 500 metrekarelik alanda 500 kişilik kapalı, 500 kişilik açık alanda olmak üzere toplam bin kişi kapasiteli Hanlı Düğün Salonu ve Sosyal Tesislerinin ihalesini 7 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirdik. Betonarme ve Çelik Konstrüksiyon yapı tazında yapılan tesis başta Hanlı Mahallesi sakinleri olmak üzere, tüm Arifiye'mize hizmet verecek şekilde planlandı. Düğün Salonu için şu ana kadar toplam 850 bin TL harcama yapıldı. Düğün Salonumuz şu anda vatandaşlarımızın her türlü cemiyet ile, her türlü sosyal içerikli toplantı ve seminere ev sahipliği yapabilecek durumda. Vatandaşlarımıza cemiyetleri için oldukça düşük bir rakama kiraya veriyoruz. Otopark sorunu olmayan salonumuz vatandaşlarımıza hayırlı, uğurlu olsun" dedi.

14 Şubat 2014 Cuma

Yeni projelerle sektörde hızlı adımlarla ilerliyor!

Çelik kontrüksiyon, betonarme inşaat, CNC plazma kesim ve yassı mamuller başta olmak üzere inşaat sektöründe birden fazla kalemde faaliyet gösteren Hanyıldız Yapı İnşaat, ajandasına aldığı yeni projelerle başarı grafiğini yükseltmeye devam ediyor.

İnşaat sektöründe kısa zamanda yakaladığı başarıyla dikkat çeken Hanyıldız Yapı İnşaat’ın, bugün önemli birçok inşaat çalışmasındaimzası bulunuyor. Nitekim Taksim, Cihangir ve Esenyurt gibi İstanbul’un önemli merkezlerindeki yaptığı çalışmalar, şirketin tamamladığı projelerden yalnızca bir kaçı. İnsanlığa daha iyi bir hizmet verme anlayışıyla sektöründe hızlı adımlarla ilerleyen Hanyıldız’ın inşaat sektöründeki gelişmeleri Hanyıldız Yapı İnşaat’ın Genel Müdürü Hasan Mete’den dinledik. 
Çelik kontrüksiyondan betonarme inşaata kadar geniş bir yelpazede inşaat sektöründe faaliyet gösteren Hanyıldız’ın, inşaat sektöründeki serüveninden bahseder misiniz?
İnşaat sektörüne ilk adımını demir çelik ürünleri satan bir şahıs firması olarak atan Hanyıldız, zamanla yaptığı başarılı çalışmalar neticesinde büyüyerek bugünkü bulunduğu noktaya geldi. 2004 yılı itibariyle inşaat sektöründeki çalışmalarımızı artırdık. Daha sonra 2007 yılında bir kriz yaşadık; ancak bu yaşadığımız krizi doğru yaklaşımlarımız neticesinde kısa sürede atlattık ve sektörde daha büyük projelere imzamızı attık. 2010 yılında ise çatı firması olarak faaliyet göstermeye başladık. Dedem Şahmettin Bey’in taş duvar ustası olduğu için altı yaşından itibaren inşaat sektörüyle tanışıyorum. Nitekim çocukluğumda boş günlerimi, dedemin yanında çıraklı yaparak geçirdim. Daha sonra 1996 yılında ilk defa ticarete adım attım, ardından 1999 yılında çelik kontrüksiyon işini öğrenmek için cüzi bir miktarda bir ücretle bu alanda işe girdim ve altı ay sonrasında tekrar kendi işimi kurdum. Şu anda şirketimiz içerisinde; mimar ve mühendisler başta olmak üzere diğer birimlerle birlikte 63 kişi çalışıyor. Sektördeki ilk işimiz, Nas İnşaat ile birlikte yürüttüğümüz Kartal İmam Hatip Lisesi. Nas İnşaat’ın sahibi Esat Bey’in teklifiyle bu proje içerisinde yer aldık. Kendisi başarabilir misin diye sorduğunda, her işi yapabileceğime yönelik kendime olan inancımla evet diyerek çalışmaya başladım.
Yaklaşık 3,5 ay sonra projede bulunan üç binayı yıkarak buraya büyük bir kompleks yaptık. Daha sora Nas İnşaat’ın çözüm ortağı olarak tüm projelerde yer aldık.Başakşehir, Taksim, Hasköy, Gaziosmanpaşa gibi İstanbul’un önemli birçok semtinde projeler inşa ettik. Zaman sonra fabrika inşaatları üzerinde çalışmaya başladık. Burada ilk olarak Dota Yapı Gyo ile çalışmaya başladık. Yaklaşık 25 bin metrekarelik bu projenin, hafriyatından son aşamasına kadar her detayıyla ilgilendik. Daha sonra ise irili ufaklı 100 üzerinde endüstriyel inşaat projesinde yer aldık. Benim kendime 2020 yılına kadar belirlediğim bir yıllık planım vardı, fakat Türkiye’nin ekonomisine pek fazla güven olmuyor. Nitekim her üç yada dört yılda bir ülkemizde yeni bir krizle karşı karşıya kalıyoruz. Firmalar, bu süreç içerisinde yeni bir kriz olacağı yönünde bir beklenti içerisinde olmalarından ötürü sektörde korkarak hareket ediyorlar. Eğer bir firmanın kökü çok sağlam değilse, bu kriz içerisinde firma hemen gidebiliyor. Tabi bu durum piyasadaki ekonomik yapının tam olarak oturmamasından kaynaklanıyor.
Peki inşaat sektöründe önemli tecrübeler edinen Hanyıldız, hangi projelere imzasını attı?
Hanyıldız, kuruluşundan bu yana inşaat sektöründe önemli projelere özellikle fabrika ve altyapı alanında önemli çalışmalara imzasını attı. Bu çalışmalar arasında Esenyurt Kültür Merkezi, Silivri altyapı, Taksim ve Cihangir otoparkı, Başahşehir Sular Vadisi yer alıyor. Aynı zamanda Sivas, Gümüşhane, Afyon ve Gebze  bölgesinde bir çok fabrika inşaatı gibi Türkiye’nin önemli bölgelerinde de çalışmalar yaptık. 
Özellikle fabrika ve altyapı çalışmalarında uzmanlaşmış bir marka olarak, ülkemizdeki inşaat firmalarının farklı uzmanlık alanı gerektiren inşaat alanlarında da faaliyet göstermelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemiz inşaat firmalarının tek bir çalışma disiplini alanı üzerinde değil de, konut, fabrika altyapı gibi birbirinden farklı projelerde yer almaları bizi de derinden etkiliyor. Ayrıca Türkiye’de yetişmiş mühendis kadrosunun bulunduğuna inanmıyorum. Bir mühendisin kendi adına bu projeyi ben yaptım demesi çok zor. Projenin değerlerinin sisteme girilmesi bir proje işi için yeterli değil. Buradaki en önemli sorun kişilerin sektöründe uzmanlaşmaması. Bu sebeple bu yıl şirket içerisinde çok ciddi kararlar aldık. Tüm mühendislik kadromuzu tamamen sıfırlayarak daha rahat çalışabileceğimiz sorumluluk alabilen mühendislerden oluşan yeni bir kadro oluşturduk. 
Bir projenin ilk aşamasından son aşamasına kadar faaliyet gösteren bir firma olarak, çalıştırmak üzere nitelikli eleman sıkıntısı yaşıyor musunuz?
Öncelikle şunu belirtmek isterim Türkiye’de işsizlik sorununun olduğuna inanmıyorum, ancak iş beğenmeme şeklinde bir durum söz konusu. İnsanların kendilerini meslek alanlarında yeterli geliştirdiğini düşünmüyorum. Örnek vermek gerekirse birçok mühendis, mevcutolan donanımına yeni bir beceri katmaktan uzak duruyor. Kalifiye elemanların, kendilerini daha fazla yetiştirmek için çaba harcadıkları kanaatindeyim. Öte yandan aynı şekilde yetişmiş ara eleman bulmakta da zorlanıyoruz. Piyasada yeterli derecede yetişmiş eleman olmadığı gibi, olan elemanlarda uzun süre aynı iş yerinde çalışmıyor. Günümüz iş sektöründe bir iş yerinde uzun soluklu çalışarak o işi sahiplenme isteğinde olan çalışanlarla çok fazla karşılaşmıyorsunuz. 
Peki bu yaşanan sıkıntı karşısında çözüm olarak hangi adımların atılması gerekiliyor?
Ülkemiz inşaat sektöründe rekabetin çok fazla olmasından ötürü birtakım sorunlar yaşanıyor. Bu rekabetin ve nitelikli eleman sıkıntılarının önüne geçilmesi için öncelikle denetim mekanizmasının çok iyi işlemesi gerek. Bayındırlığın, inşaat sektöründeki malzemelerin uygulanışı için bir ücret belirlemesi gerek.Özellikle çelik konstrüksiyon yapı işlerine firmaların gelişi güzel ve günü kurtarmak adına fiyatlar vermesi rekabeti olumsuz etkilediğinden belli bir standartın getirilmesi şart.  Bu rekabet durumu, sektörde kalitesiz işe sebep olduğu gibi nitelikli eleman yetişmesini de engellemiş oluyor. Siz sektörde standartlarla birlikte ücret fiyatlarını da düşürdüğünüzde, çalıştırdığınız elemana yeterli ücreti veremezsiniz. Nitekim bu durum işçinin, işini doğru yapmamasına yol açar. Bu durum devletin denetim mekanizmasının iyi çalışmamasından kaynaklanıyor. Bu sebeple tüm bu sorunların önüne geçilmesi için öncelikle denetim mekanizmasının iyi işlemesi gerek.
2013 yılını inşaat sektörü açısından değerlendirecek olursak, özel yatırımlardan daha çok kamu yatırımların ağırlıklı olduğu bir sene oldu. Siz bu yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?
2013 yılının, inşaat sektörü açısından çok iyi geçmediği kanaatindeyim. Özellikle finans yönünden sektörde ciddi bir sıkıntı var. Sektörde yaşanan bir kriz var, ancak kimse bu krizden bahsetmiyor. Sektör oyuncuları, krizden bahsedersem daha da büyür mü şeklinde hareket ediyor. Son günlerde yaşanan kriz iyi yönetilirse Türkiye’yi son 50 yılda çok iyi bir dönem bekliyor. Aksi durumda ise ülkemiz, 1990’li yıllarında yaşanan ekonomik sorunlarla tekrar karşılaşacaktır. 
Peki bahsettiğiniz bu büyümede Hanyıldız, inşaat sektöründekendisini nasıl konumlandıracak?
İnşaat sektörüne ilk adımımı attığım zamanki tek amacım,mümkün olduğunca çok fazla insan istihdam sağlamaktı. Bugünde bu amaç içerisinde sektörde faaliyet göstermeye devam ediyorum. Ancak şunu da belirtmem gerekiyor ki artık sektörde sağlam adımlarla ilerlemek öncelikli amacım. Türkiye’nin ekonomisinin değişkenlik yapısından ötürü, sektörünüzde sağlam adım atmayı öncelik veriyorsunuz. Çünkü çok iyi şekilde ilerlediğiniz bir işte, yatırımcının işin ortasında bir krize girmesi sizi etkiliyor. 
Şuanda yürüttüğünüz çalışmalar neler?
Bu yıl içerisinde beş fabrikanın yanı sıra Elazığ  Sivas Kütahya çeşitli projeler yaptık. Son projemizi bir ay önce bitirdik. Şu anda Türk Hava Yolları’nın İstanbul Yeşilköy havalimanlarındaki hangar projesini bir firmayla birlikte proje ortağı olarak yapıyoruz. Yeşilköy havalimanının rakamsal boyutu yaklaşık 12 milyon. Aynı zamanda Kocaeli Büyük Şehir Belediyesi’nin üst geçit projesi de çalışmalarımız arasında. Ayrıca yakın zamanda da Türkiye’nin en büyük projelerinden birinin ön anlaşmasını yaptık. Bizim öncelikli amacımız insanlığa hizmet vermek. Biz bu çalışmaları yaparken bizim devletimizi düşündüğümüz kadar devletimizin de herkese eşit davranarak bizi düşünmesini istiyoruz. Ekonomideki adalet sistemi çalışırsa Türkiye, dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olur

13 Şubat 2014 Perşembe

Batum-kazakistan Demiryolu Hattı Açılıyor!

- Gürcistan’ın altyapısını tamamlayarak 1 Şubat 2014 tarihinde Batum’da resmi açılışını yapacağı Batum-Almatı/Kazakistan demiryolu hattı, için Trabzon’da tanıtım toplantısı düzenlendi.
Trabzon Ticaret Borsası Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıya Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, Trabzon Limanı İşletme Müdürü Muzaffet Ermiş, Gürcistan Trabzon Başkonsolosu Paata Kalandadze ve Gürcistan Demiryolları yetkilisi Rusudan Gogisvanidze katıldı.
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, yaptığı konuşmada, demiryolunun Batum’dan Kazakistan’a, hatta Çin'e kadar uzanacak olmasının önem ihtiva ettiğini söyledi.
Gürdoğan, “Orta Asya Bölgesi'ne yönelik dış ticaretimize alternatif bir güzergah olarak önemli katkı sağlayacağına inandığımız bu demiryolu hattının, Batum’dan Kazakistan’a, hatta Çin’e kadar uzanacak olması da ayrı bir önem ihtiva etmektedir. İhracatımızda alternatif ve yeni güzergahların oluşturulmasına verdiğimiz önem çerçevesinde ve bu konuda yaptığımız çalışmalar paralelinde Doğu Karadeniz Bölgemizden demiryolu ile Kazakistan’a kadar diğer ulaşım sistemlerine oranla daha düşük maliyetle, hatta yarı fiyatının dahi altında ulaşılacak olması, bizler açısından çok önemli bir gelişmedir. Bu durum ayrıca, yıllardır fikirbabalığını yaptığımız ve ısrarla üzerinde durduğumuz, her cenahta dile getirdiğimiz Doğu Karadeniz Bölgesinin Gürcistan üzerinden Hopa-Batum demiryolu bağlantısı ile demiryoluna kavuşturulması fikrimizde ne kadar haklı olduğumuzun bir teyididir. 1998 yılından itibaren yaptığımız girişimlerde, uluslararası ticaretimiz açısından Bölgemizin demiryolu ağına bağlantısının, 20 km’lik Hopa-Batum Demiryolu bağlantısı ile sağlanması gerekliliğini Ulaştırma Bakanlığının da bu hattın fizibıl olduğuna dair raporları olması nedeniyle ısrarla savunduk. Ancak, o günden bugüne maalesef konunun önemini idrak edemeyen kesimler sadece kafa karıştırmak, hedef saptırmak amacıyla ülkemize ve bölgemize uluslararası bağlantısı olmadığı için hiçbir katkısı olmayacak hatları gündeme getirmişlerdir. Adeta gerçekleşmesi hayal dahi olan demiryolu projeleri bölgemiz için lanse edilmeye çalışılarak Bölgemizin demiryolu ağına kısa sürede bağlantısı engellenmiş oldu. Bu bağlantı sağlanmış olsa idi, bugün burada değerli Gürcü dostlarımızın tanıtımını yaptıkları Batum-Orta Asya demiryolu hattının bir ucu bölgemizden başlamış olacaktı” dedi.
BATUM-HOPA DEMİRYOLU PROJESİ GERÇEKLEŞMELİ
Batum-Almatı/Kazakistan demiryolu hattı ile birlikte ülkedeki ihracatlarının bu hattan yararlanabileceklerini belirten Gürdoğan, “Hepinizin de malumu, uluslararası ticaret taşımacılığında transit geçişlerin fazla olduğu güzergahlarda yaşanan zaman kayıpları açısından ve toplam maliyetlerle kıyaslandığında en uygun ve tercih edilebilir taşıma sistemi demiryolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bundan dolayı Gürcistan tarafından aktif hale getirilen bu demiryolu hattı dış ticaretimize önemli katkı sağlayacak, Orta Asya Bölgesine yeni bir alternatif güzergâh olarak karşımıza çıkacaktır. Ülkemizdeki ve Bölgemizdeki ihracatçılar karayolu ile veya denizyolu ile Batum’a sevk edecekleri yüklerini buradan demiryolu vagon veya konteyner ile Orta Asya Bölgesi'ne hatta Çin’e kadar sevk etme imkânı bulacak veya ithal ürünleri aynı güzergahtan Batum’a demiryolu ile indirilip, buradan karayolu ile Ülkemize getirmiş olacaktır. Yani bu sistem Bölgemizdeki karayolu nakliyesine büyük katkı sağlayacak, Bölgemizdeki limanların daha da aktif olmasına, yani her iki kesime de yük potansiyeli sağlamaya önemli katkı yapacaktır. Bunun yanında, Batum-Orta Asya demiryolu hattının ve yakın zamanda da Kars-Tiflis hattının aktif olarak kullanmaya başlaması bölgemiz açısında da farkındalık sağlayarak tekrar Hopa-Batum demiryolu bağlantısının sağlanmasının gerekliliğini de ortaya koyacağı için, bu fikrin savunucuları olarak bizleri memnun edecektir ve bu konuda da gerekli çalışmaların bir an önce başlamasını talep etmekteyiz” ifadelerini kullandı.
TRABZON BÜYÜK ÖNEM KAZANACAK
Gürcistan Trabzon Başkonsolosu Paata Kalandadze ise Batum-Almatı/Kazakistan demiryolu hattı ile birlikte Trabzon’un büyük bir önem kazanacağını kaydetti. Kalandadze, “Ortak çalışmalar için önemli bir proje olacak. Bu proje Trabzon için katkı sağlayacak. 1 Şubat’ta resmi açılış gerçekleştirilecek. Bu proje Türkiye ve Gürcistan ortak hareketi için olan projelerden bir tanesi daha olacak. Bu birliklerimiz, ortak çalışmalarımız güzel bir örnek olacak” şeklinde konuştu.
Gürcistan Demiryolları yetkilisi Rusudan Gogisvanidze de, Türkiye ve Gürcistan işbirliği ile birlikte daha güçlü olunabileceğini ifade ederek, “Yük ve konteyner taşımacılığı direk bana bağlıdır. Alt yapı olarak sadece Gürcistan’da değil dünyanın her yerinde alt yapıya sahibiz. Konteyner terminali Romanya’da, Azerbaycan, Kazakistan’da kendimize ait konteyner taşıyabileceğimizi vagonlarımız mevcut. Ben inanıyorum ki Türk işbirliği ile daha güçlü olabiliriz” diye konuştu.
Öte yandan, toplantıda bir basın mensubunun ‘Türkiye Hopa-Batum hattı için fizibilite çalışmalarının yapıldığını ancak Gürcistan’ın buna sıcak bakmadığı’ şeklindeki sorusu üzerine Gürcistan Trabzon Başkonsolosu Paata Kalandadze, iki ülkenin Ulaştırma Bakanları'nın bir araya gelmesi ve işbirliği içerisinde olmalarını gerektiğini belirtti.